24 Eylül 2020 Perşembe

Konforlu Kölelik

Makesenserr | Eylül 24, 2020 |

 


           Bir insanın, başka bir insanın malı ve mülkü olmasına kölelik denir. Kölelik kurumu varlığını 19. yüzyılda bitirmeye başlamış fakat resmi olarak bütün dünyada yasaklanması Milletler Cemiyeti tarafından 1926'da gerçekleştirilmiştir ve Birleşmiş Milletler bu hükmü onaylamıştır. Fakat benim burada değinmek istediğim konu burada bahsettiğimiz kölelik meselesi değil. Daha çok günümüzde köleliğin nasıl bir evrime uğradığından ve aslında farkında olmasak da devam ettiğinden bahsetmek istiyorum. Tabi hala eski tarz kölelik de devam ediyor, o ayrı konu... Her ne kadar 20. yüzyıl başlarında yasaklanmış dahi olsa özellikle Afrika ve bazı Arap ülkelerinde halen kölelik devam ediyor. 





        Günümüzde köleliğin evrimleşmesine gelecek olursak; daha serbestiyetli bir kölelik durumu mevcut. İnsanları haftanın 5-6 günü çalışıran bu kölelik sistemi şöyle ki çalışmak zorunda değilsin fakat; çalışmazsan aç kalırsın mentalitesine dayanıyor. Yani aslında özgürüz diye kendimizi kandırdığımız bir sistem içerisindeyiz. İster çalışırım ister çalışmam, istersem kendime başka bir iş bulurum... Bu fikirler bizi oldukça özgür hissettiriyor olabilir. Farkında olmadığımızi daha doğrusu üstüne düşünmediğimiz olgu ise şu: ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ. Her nasıl olursa olsun, ne şekilde olursa olsun çalışmak zorundayız. Uzun süreli işsiz olamayız. İster işini sev ister sevmeyip yeni bir iş bul. Yine de her şekilde çaslışma zorunluluğumuz var. Çünkü günümüz global düzeninde bütün alış-veriş, bir şeylere sahip olmak, refah içinde yaşamak hatta sadece gezmek bile para ödeyerek yapılabilen bir eylem. Para bütün dünyada kabul gören tek alış-veriş aracı. Günümüz dünyasında her şey cebindeki paraya bakıyor. İşte tam da bu yüzden çalışmak zorundayız.


        Tabi baktığımız zaman, her çalışma şekli için modern kölelik ifadesini kullanmak absürt olur. Öyle ki insani saatler aralıpğında çalışan ve belli bir konfor sağlayacak düzeyde kazanç sağlayan işlerde çalışmak pek de kölelik sayılmaz. Ama şöyle bir durum var ki; asgari ve altında ücret alan ve çok uzun saatler çalışan insan sayısı, iyi şartlar altında çalışan insan sayısından çok  daha fazla. Bu insanlar yıpratıcı ölçüde çalışmaya ve zor şartlarda, kötü ortamlarda çalışmaya mecbur tutuluyorlar. Çalşmak istemezlerse işten ayrılabilirler fakat o zaman da hem yeni bir iş bulmak zor oluyor hem de işsizlik bu denli az para kazanan insanlar için tam anlamıyla açlık ve sefalet demek. Ayrıca yeni buldukları işler de bu insanlar için benzer şartlarda oluyor. Modern kölelik tam olarak bu değil midir? İnsanın işini seçme özgürlüğü olmasına karşın, çalışmazsa aç kalması bir çeşit 
konforlu kölelik değil de nedir?


         Aslında bu konu sadece asgari şartlar altında çalışanlar için de geçerli değil. Daha iyi şartlarda çalışan insanlar için de durum bu. Uzun süreli işsiz kalamazlar. Çünkü hayatlarından taviz vermeleri gerekir ve uzun süreli işsizlik, içinde yine açlık ve sefalet bulundurur bu insan grubu için de. Yani  aslında sistem bize şunu demek istiyor: Özgürsün, istersen çalışma, bir iş sahibi olma. Senin seçimin. Ama günün sonunda aç kalırsan sebebi de seçiminin bir sonucu.





         Buradan da anlıyoruz ki dolaylı yoldan da olsa zorunluluğumuz var ve özgür değiliz. Her ne kadar eski zamanlardaki gibi zulüm içinde, pazarlarda satılan, birçok kötülüğe maruz kalan köleler olmasak da, bizler birer modern zaman kölesiyiz. Kölelik bazı istisnalar haricinde evrime uğradı. Bizler 
konforlu köleleriz. Çoğumuz istemediğimiz işlerde çalışıp, akşam eve gelip, kazandığımız ölçüde güzel yemekler yapıyor, güzel bir içecek alıp arkasına yaslanıyor ve yine kazandığımız ölçüde ev, araba, elektronik eşyalar vb. satın alıyoruz. Fakat ertesi gün ve ondan sonraki günler sevmesen dahi işe gitmezsen bunlara sahip olamıyorsun veya iş değiştirsen ve yine insanların çoğu gibi istemediğin bir işte çalışsan yine aynı şekilde işliyor bu senaryo. Madem sevmiyorsun o zaman çalışmayayım dersen sistem sana çalışmak zorunda olan bir çeşit köle olduğun gerçeğini, "yoklukla" dayatıyor. Seveceğin bir iş yapmak istersen de o işe yönelik eğitim alman gerekir ve bu da hem uzun bir süre hem de bu süre zarfında tam zamanlı çalışamayacağın için yokluk getiriyor. O yüzden eski düzenini devam ettiriyorsun. Belirli bir ölçüde kazansan bile sevmediğin işi yapmaya devam etmek zorunda kalıyorsun. Başlıkta da belirttiğim gibi; bunun adı olsa olsa konforlu kölelik olur.


    Sözlerimi kapatırken şunu da belirtmek isterim ki bazı parametreler içinde bulunduğumuz ülkenin ekonomik, sosyolojik, kültürel vesaire durumlarına göre farklılık gösteriyor. Gelişmemişlik arttıkça "köle gibi olma" durumu da artış gösteriyor. 
Konforlu Kölelik yazımda bahsetmek istediklerim bunlardı. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bir dahaki yazımda görüşürüz...

 

Bu makaleyi paylaş

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2015 Makesenserr • All Rights Reserved.
Template Design by BTDesigner • Powered by Blogger