9 Ekim 2018 Salı

Pembe Fili Düşünme

Makesenserr | Ekim 09, 2018 |
Pembe Fili Düşünme
     
       Psikoloji tarzında yazılmış olan bu kitap bir psikoloji meraklısı olarak beni kendine çekmeyi başarmıştı. Çok geçmeden çok satan bir kitap olduğunu öğrendim. Hemen kitabı alıp okumaya karar verdim. Yazar Zeynep Selvili Çarmıklı'nın yurtdışında eğitim alması, katıldığı eğitimler ve konferanslar beni kitaba daha çok çekmeyi başarmıştı. Bir merakla başladım kitabı okumaya. Kitap, insanların çeşitli takıntıları, kendilerine olan güvensizlikleri ve kendilerini sınırlamasına neden olan etiketler üzerine yoğunlaşmıştı. Benim için kitabı çekici yapan unsurlardan biri de yazarın kendisinin de psikolojik açıdan belirli süreçlerden geçmiş olmasıydı. Özellikle kitabın başlarında yazar, kendisinde bulunan bir rahatsızlık olan panik atak konusuna eğilmiş ve panik ataklarından dolayı başından geçenleri bize anlatmış. Kitaptan anladığımız kadarıyla; yazar panik atak yüzünden öyle sıkıntılar yaşamış ki hayatının bir döneminde, evden dışarı çıkamayacak hale gelmiş. Her an panik atak geçireceği korkusuyla okula gidememiş, arkadaşlarıyla gezememiş ve hatta araba kullanamaz hale gelmiş. Ama yazar bütün bu olanlara rağmen panik atağı yenmiş. Eminim ki kitabın çok satmasının nedenlerinden biri de bu. Çünkü panik atak, anksiyete(kaygı hastalığı) ve daha birçok psikolojik rahatsızlıklar toplum içinde o kadar yaygın ki; insanlar bu rahatsızlıklarından kurtulmak için adeta her yerde sihirli bir değnek arıyorlar. Bu kitabın da kendilerini bu rahatsızlıklardan kurtarabilecek, onları bir nebze rahatlatacak, adeta bir sihirli değnek etkisi yapacak bir kitap olduğunu düşündükleri kanısındayım. Nitekim hepimiz irili ufaklı buna benzer psikolojik sorunları dönem dönem yaşayabiliyoruz. Mesela panik atak yaşayan insanlar, yazarın da panik atak yaşadığını ve üstelik bunu aştığını duyunca muhtemelen kitabı okumak için sabırsızlanmışlardır. İşte kitabı okuyunca benim de en beğendiğim noktalardan biri bu oldu. Yazar okuyucularına, aslında bu sorunları aşmadaki en büyük yanlışlarından birinin sürekli bir sihirli değnek arama düşüncesi olduğunu kitabında detaylıca anlatmış.




       Yazara göre; insanlar psikolojik sorunlarından kurtulmak için kurtarıcı bir sihirli değnek aramak yerine, sorunlarına olan bakış açılarını kökten değiştirmeliler. Nitekim görüyoruz ki bu psikolojik sorunlarla baş etmeye çalışırken aslında doğal olarak onunla savaşmış oluyoruz. Bu noktada aslında savaşmanın doğru seçenek olduğunu düşünüyoruz. Tabi bu durum bizim için bir sorunsa savaşmamız lazım düşüncesindeyiz. Sonuçta yazarın da kitabında belirttiği gibi; insan yaratılış gereği, herhangi bir sorunla karşı karşıya kaldığı zaman onunla savaşmayı tercih ediyor. Çünkü; insanlık tarihi boyunca insanlar hayatlarını kötü yönde etkileyen olaylar karşısında savaşma yolunu tercih etmiş ve "yenebilme" yolunu seçmiş. Ama gelin görün ki psikolojik sorunlara savaşmak çare olmuyor. İşte yazar tam da bu noktada beni kitaba bağlamayı başardı. Hepimizin yaptığı bir yanlışı kitabında dile getiren yazar, savaşmanın aslında psikolojik problemleri yenmek yerine onları daha da güçlendirdiğini belirtmiş kitabında. Aslında bu sorunlardan kurtulmak için sihirli değnek arayan insanların yanlış yolda olduğunu, yapılması gerekenin bu sorunları dikkate almamak olduğunu söylemiş. Yani bundan kasıt; bu psikolojik sıkıntıları "sorun" kategorisinde olmaya layık görmemek. Çünkü bir şeyi sorun olarak görüyorsak ona önem bahşetmiş oluyoruz. Onu savaşmaya değer görmüş oluyoruz. Yani eğer psikolojik olan bu durumu savaşmaya değer görürsek ona değer biçmiş oluyoruz. Onunla savaşınca da bu durum hafızamızda daha çok yer edinmiş oluyor. Hafızamızda daha çok yer edinmesi de onu bizim için daha değerli hale getiriyor. Aslında asıl sorun da burada başlıyor. Onunla savaşma düşüncesi onu bizim için daha değerli yapıyor. Saçma olan bu psikolojik durumdan kurtulmak isterken böylece daha çok içine batıyoruz. İşte tam da bu yüzden bu durumu "sorun" olarak değerlendirmek yerine onunla savaşmayı bir kenara koymamız ve onu dikkate almamamız gerekiyor. Eğer onu dikkate almazsak, görmezden gelirsek kendisini değersiz bulacak ve hayatımızda kendisine yer bulamayacak ve kendisine hiçbir yer bulamadığı için bulunduğu kişiden usulca uzaklaşacaktır. İşte Pembe Fili Düşünme kitabı bize bunları anlatıyor. Zeynep Hanım kendisine: "Panik atağı yenebildiniz mi?" diye soranlara: "Arada misafirliğe geliyor." diyormuş. Yani savaşmadığını ve bu şekilde panik atak krizlerinin yok olduğunu söylüyor. Kitabın ana fikri bu konu üzerine kurulmuş. Yani aslında "pembe fili" düşünmemeye çalışırsak "pembe bir fil" düşünmüş oluruz. Ben kitabın kesinlikle okunması gereken başarılı bir psikoloji kitabı olduğu kanısındayım.

       Pembe Fili Düşünme kitabı incelemem böyleydi arkadaşlar. Yazımla alakalı soru, görüş ve önerilerinizi yorum bölümünden bana iletebilirsiniz. Bir dahaki yazımda görüşmek üzere esen kalın... 
Bu makaleyi paylaş

0 yorum:

Yorum Gönder

 
Copyright © 2015 Makesenserr • All Rights Reserved.
Template Design by BTDesigner • Powered by Blogger